12 Mart 2010 Cuma

Deplasmanda Atılan 7 Gol

2004/2005 senesini unutabilmek bizler için mümkün değil. Aslında bir sezon sonrasını düşünerek "Unutmak isteyen kim ki?" diyebilir "Eden bulur" felsefesine inanan arkadaşlar.  Malum; 2004/2005 sezonunda Diyarbakırspor, Samsunspor ve Malatyaspor'un o çirkin tezgahı sonrası Sakaryaspor'umuz Süper Lig'e veda ederken sadece 1 sezon sonra, 2005/2006 sezonu Play-Off finalinde Altay'ı 4-1 yenerek (yeniden) Süper Lig'e  yükselme başarısını göstermişti. 24 Mayıs 2006 günü Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda Deniz Kolgu'nun muhteşem ortasına Taner Demirbaş'ın uçan  kafasıyla Süper Lig'e çıkmayı garantileyen  Tatangalar'ı mest eden sadece o gece atılan goller değildi şüphesiz. Biz çıkarken bizleri düşürenlerin artık 1. Lig'de mücadele edecek olması, Ankara dönüşünde yüzümüzde oluşan tebessüm sebeplerinden sadece biriydi; eden bulmuştu. Ancak bunlar bir başka yazının konusu. Biz şimdilik biz ne 2004/2005 sezonundan uzaklaşıyoruz, ne Ankara'dan ne de 19 Mayıs Stadı'ndan...

Yazımın başında da söylediğim gibi 2004/2005 sezonunu unutmak mümkün değil. Oynadığı bütün liglerde, sene ayırt etmeden bir alt lige düşmemek ya da bir üst lige çıkmak gibi bir amaç doğrultusunda mücadele eden Sakaryaspor bir kez daha küme düşmeme mücadelesi vereceğini göstermişti ligin ilk 5 haftada aldığı 5 mağlubiyetle... Rahat etmeye göre birşey yoktu Adapazarlı'nın lugatında. Ligin 6. haftasında Ankaraspor deplasmanından 1 puanla dönmemize rağmen 7. ve 8. haftadan da elimiz boş dönüyorduk. Umutlarımız tam tükenmeye başlamışken imdadımıza bir başka Ankara takımı, Ankaragücü yetişiyordu. İlk galibiyetimizi ancak 9. haftada Adapazarı'nda Ankaragücü'nü 1-0 devirerek elde ediyorduk. Sakaryaspor, Ağustos'un 7'sinde başladığı 2004/2005 sezonunda, ilk galibiyetini Ekim'in 10'unda alıyordu 36'da giren Serdal'ın 41. dakikadaki golüyle. Aradan geçen 16 maçta Sakaryaspor biraz daha toparlanıyor ve düşme potasından 2 puan üste çıkıyordu: Kayserispor 20 puanda, Sakaryaspor 22...

Ankara 19 Mayıs Stadı demiştik di mi? Devam edelim... 9. haftada aldığımız ilk galibiyetten 16 hafta geçmişti ve yeniden Ankaragücü'yle karşılaşıyorduk. 26. hafta itibariyle 28 puanlı Ankaragücü, bize nazaran biraz daha rahat bir konumdaydı. Buna rağmen taraftarın tepkisinden bıkan ve Ankaraspor - Ankaragücü maçında bilet fiyatlarını 250 lira yapan Melih Gökçek'e gıptayla bakan(!) Cemal Aydın yönetimindeki Ankaragücü Yönetimi, Sakaryaspor maçı için deplasman tribün bilet fiyatını 40 milyon olarak belirliyordu. 2005 senesindeki 40 milyonluk fiyata rağmen ve yukardaki fotoğrafta görülebileceği üzere Bolu'daki hava koşullarına rağmen Keçi Yılmaz, Sarı Metin, Serdar Saraç, Özcan Akın ve Özer Sakız'lı bir deplasman arabası sevdasının peşindeydi. O yolculuğun anıları, deplasman tribünü zannedip arabayla yanlışlıkla Ankaragücü taraftarlarının arasına giren bu güzide 5'liden dinlenesidir. Biz maça dönelim...

Cüneyt Çakır'ın yönettiği maça (ki bu abimizin Sakaryaspor'a fazlasıyla uğurlu geldiği de başka bir yazının konusu olabilir) Ankaragücü şu 11'le çıkmıştı:
Orkun Uşak  (her zamanki gibi 54 numaralı formasıyla)
Hakan Kutlu (yerini, maça girdiğine gireceğine pişman olan Effa'ya bırakmıştı) 
Baidoo 
Adem Dursun (Muhtemelen Effa'yla aynı düşünceleri paylaşmıştı) 
Zengue (yerine Burak Karaduman girer; o Burak ki 4 sene sonra Sakaryaspor formasını giyecek ve son hafta 1. Lig'e veda ettiğimiz Kasımpaşa deplasmanında saha ortasında ağlayanlardan biri olacak)
Faruk Namdar
Evren Turhan (2 sene sonra Sakaryaspor'a gelmişti)
Ali Akdeniz
Umut Bulut
Augustine (Emre Güngör'le değişir)
Cenk İşler

Maçın bir başka ilginç yönü ise iki takımın teknik direktörünün de Sakaryalı olmasıydı. Ankaragücü'nün başında Yılmaz Vural, Sakaryaspor'un başında ise daha "Total Futbol" un adı Türkiye toprakları üzerinde duyulmamışken bunu sahaya yayma başarısını gösteren hoca; Şaban Yıldırım vardı. Sakaryaspor'un ilk 11'i ise şu şekildeydi:
Şenol Karagöl
Gökhan Kök
Mustafa Sert
Cemil İbiş
Abdülkadir (yerini Fatih Şen'e bırakır)
Aydın Çetin (M'bayo'yla değişir)
Emre Toraman
Ragıp Başdağ
Kabongo (yerine Fatih Ceylan girer)
Makasi
Burak Akdiş

O dönemler TFF'nin yayıncı kuruluşla aldığı karara göre haftada 1 maç TRT tarafından yayımlanmaktaydı. Artık onun verdiği gazdan mıdır, yoksa futbolcularımızın "Aha yine Ankaragücü!" rahatlığından mıdır bilinmez, maçın daha 3. dakikasında Burak Akdiş'in asistiyle Makasi durumu 0-1 yapmıştır. Derken 16. dakikada Aydın Çetin'le 0-2, 24. dakikada Emre Toraman'la 0-3 yaptık. 26. haftaya kadar 33 gol atarak, maç başı ortalama 1,32 gol atan Sakaryaspor'umuz maçın daha 24. dakikasında 3 gol birden atmıştı. Bize rüya, Ankaragüçlülere kabus gibi gelen maçın 1/3'lük bölümü bitmiş ve Ankaragücü Cenk İşler'in penaltıdan gelen golüyle durumu 1-3 yapmıştı. İlk yarı bu şekilde bitmiş, bizler "Maçı burdan vermeyiz di mi?!" diye düşüncelere dalmışken 2. yarı başlamış ve ayrı bir paragrafı hak eden maçın dönüm noktası 52. dakika gelmiştir. 

Sözü, 52. dakikada 2 oyuncusunu birden kaybetmiş Ankaragücü Teknik Direktörü Yılmaz Vural'a verelim:
"Ankaragücü’ndeki olaya gelirsek... 2004/2005 sezonunda takımın küme düşme durumu var, bizi “Gel kurtar” diye çağırdılar. Adem Dursun iki maçta bir atılıyor, üstelik takım kaptanı. Bir gün Sakaryaspor’la oynuyoruz, 2-1 öndeyiz. “Oğlum Adem, 10 kişi kalmayalım, gene başladın kıpırdanmaya!” diye uyardım. 2. yarı başladı, kulübenin tozunu siliyorum, kafamı bir döndürdüm, iki kişi birden kırmızı kart görmüş. Biri Adem, biri Effa. “Oğlum niye atıldınız?” diye sordum, “Hocam bilmiyoruz” dediler. “Adamı salak yerine koymayın” dedim ve ikisine birden saldırdım."
Sen çok yaşa Yılmaz hoca... Biz maça geri dönelim.

56. dakikada ilk golün sahibi Makasi'nin asistini Ragıp gole çeviriyor: 1-4. 65. dakikada sahneye Umut Bulut  çıkıyor ve farkı yeniden 2'ye indiriyordu. "Yok b'olum 9 kişi burdan maçı çeviremez" diye düşünürken penaltı kazanmamızla bozulan moralimiz yerine geliyordu. 67. dakikada Emre Toraman topun başına geçiyor fakat Ankaragücü kalecisi Orkun Uşak gole izin vermiyordu. Penaltı pozisyonundan sadece 3 dakika sonra  Burak Akdiş farkı yeniden 3'e çıkarıyordu: 2-5. 78'de Emre Toraman'ın ve 88'de Makasi'nin golleri maçın sonucunu belirliyordu: Ankaragücü 2 - 7 Sakaryaspor.

Sakaryaspor, 2 Nisan 2005'teki bu tarihi galibiyetle Türkiye Süper Ligi'ndeki en farklı galibiyetini elde etmekle beraber tarihi bir olaya daha imza atıyordu: Seyircili oynanan bir maçta Sakaryasporlu futbolcular ilk kez Tatangalar'ın sayısından fazla gol atma beceresini sergiliyorlardı. :)

8 Mart 2010 Pazartesi

Yerel Basın

Yeni Sakarya Gazetesi'nden "beklendik" bir haberle başladık güne:

Yönetim Uyuma
PENDİK maçının yaraları sarılmadan şimdi de bir pankart yüzünden Federasyonluk olduk. Geçen hafta Bursaspor’un cezası nedeniyle Sakarya Atatürk Stadı’nda oynanan Bursaspor - Sivasspor maçında tribünlere asılan pankartı bilindiği üzere maçın temsilcisi rapor etmişti. Federasyonun hakemlere, maçın gözlemcisine ve temsilcisine söz söyletmeyen sert tutumunun bilinmesine karşın bu pankartın buraya asılması sorgulanmalı. Yönetiminin özellikle bu konuda bundan böyle daha duyarlı olması gerekir. Her önüne gelen tribünlere Sakaryaspor’a zarar verecek pankartı asarsa bunun bedelini kim ödeyecek? Bu kritik süreçte değil, Sakaryaspor’a destek verecek türden pankartlar hariç, federasyonu hedef alan yazı ve sözlü eylemlerden kaçınılmalı. Bu doğrultuda Sakaryaspor’a zarar verecek eylemlere müsade edilmemek adına yönetime büyük görev düşüyor. Sakaryaspor’un haklarını pankartlar eşliğinde aranmayacağını herkesin bilmesi gerekir diye bir notu buraya düşüyoruz.
http://www.yenisakarya.com/2.0/2.0/haber.asp?id=7887

Uzun uzadıya bu habere cevap yazacak değiliz. Ancak yerel basının içinde bulunduğu aciz durumu göstemek adına biz de kutsaldelilik'e bu haberi not düşüyoruz. Yeni Sakarya'ya haber olan yukardaki fikirleri kendi köşesine taşıma cesaretini gösteremeyip gazetenin spor servisine haber olarak yazdıranların, Sakaryaspor menfaatleri için sabaha kadar pankart boyayan ve tepkimizi Türkiye'ye göstermek adına saatlerce çatıda bekleme cesareti gösteren Sakaryaspor'lulara vereceği akıl yoktur. 

"Yollar yürümekle aşınmaz" cümlesinin 40 yıl sonra Yeni Sakarya'da "Haklar pankart eşliğinde aranmaz" şeklinde tezahür etmesi, Sakarya'da yerel basın mantığının ne halde olduğunu gözler önüne seriyor.

5 Mart 2010 Cuma

Bir Eylemin Hikayesi

4 Mart 2010 Perşembe

Tatangalar ahlaksızlığa devam ediyor hâlâ

SAKARYASPOR A.Ş.'nin, 27.02.2010 tarihinde Sakarya Atatürk Stadı'nda oynanan BURSASPOR - SİVASSPOR Turkcell Süper Lig müsabakasında, taraftarlarınca tribünde spor ahlakına aykırı pankart açılmasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle takdiren 1.500.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,

Karar verilmiştir.

Av. Mehmet Reşat BOSTAN
PFDK Başkanı



Tatangalar ahlâksızlığa devam ediyor hâlâ.
"Sakarya'nın onuru TFF'yi yenecek" dedi Tatangalar.

Tatangalar ahl
âksızlığa devam ediyor hâlâ.
Evet, Tatangalar ahlâksız,
siz ahlâklıysanız, Tatangalar ahlâksız..
Tatangalar ahl
âksız,
ahlâk milyon dolarlarınızsa,
marka değeriniz ve 3 büyükler masalınızsa ahlâk,
ahlâk, deplasman tribünlerinde ölmeye ses etmemekse
ahl
âk, hayatta kalmamak adına kendini savunmamaksa
polislerce dövülmekse ahlâk, biz ahlâksızız.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Tatangalar ahlaksızlığa devam ediyor hâlâ.


Nazım'a saygıyla...

Minik Tatanga


- Bu ayaklar iş yapar hafız. Tribün sevdasını bırakıp saha içine mi yönelsem?

Bursaspor - Sivasspor maçında açılan pankarttan dolayı Sakaryaspor PFDK'ya sevkedildi

Sakaryaspor Kulübü seyircisiz oynanan Bursaspor - Sivasspor maçında taraftarlarının açtığı pankart nedeniyle PFDK'ya sevkedilmiş bulunmaktadır.

Sakarya Atatürk Stadı, Bursaspor - Sivasspor maçının oynandığı 28 Şubat günü Sakaryaspor tarafından Bursaspor'a kiralanmıştı. Sakaryaspor bu kiralamanın bedeli olarak Bursaspor'dan bir miktar para alıp stadın elektrik borcunu da Bursaspor'a ödetmişti. Hal böyleyken, Sakarya Atatürk Stadı sözleşmeli olarak Bursaspor'a 1 günlüğüne kiralanmışken ve bu kiralama neticesinde Bursaspor - Sivasspor maçını veren LİG TV'den parayı ev sahibi olarak Bursaspor alırken ve bu maç için Bursa'dan gelen özel bir reklam şirketi Bursaspor'un anlaşmalı olduğu sponsorların reklam panolarını bizim stadımıza asıp gelirlerini Bursaspor kazanırken; nasıl olur da ev sahibi konumundaki Bursaspor yetkililerin eksikliği fırsat bilinip yapılan bir eylemin faturası Sakaryaspor'a kesilir?

TFF'nin mantığıyla gidersek; Adapazarı'ndaki maçta "TFF'ye rağmen Diyarbakırspor küme düşmeyecektir" diye pankart asılsaydı, pankarta bakıp "bunu asan Diyarbakır'lılardır" deyip Diyarbakırspor'u mu PFDK'ya sevkedeceklerdi? Yoksa "bu maç Adapazarı'nda oynandı, bu şehrin takımı Sakaryaspor onlara ceza keselim" mi diyeceklerdi? Yoksa "bu maçın ev sahibi konumundaki takım Bursaspor, stadın güvenliğinden de onlar sorumlu bu yüzden ceza onlara kesilmeli" mi derlerdi?

PFDK'ya sevkedilmekle şunu anladık ki; TFF'nin mantığına göre 1. seçenek ağır basıyor. Demeleri o ki; yarın öbür gün seyircisiz oynanan bi maçta grupta liderlik mücadelesi yaptığın bir takımın taraftar grubu adına alakasız bi maçta "Kahrolsun TFF! X-spor 1. Lige geliyor!" tadında bi pankart açsak ibneliğine, durup dururken cezayı X-spor yiyecek. 
İşte böyle bir mantık Türkiye futboluna yön vermekte...

1 Mart 2010 Pazartesi

Gerisi yalan!



Gebze deplasmanı yolunda...



Ali Asker'den özür dileyerek..